24 Eylül 2009 Perşembe

İstediğiniz An Anıtkabir'i Ziyaret Edin !



Adresi İle Faaliyette Olan Sanal Gezinti, İstenilen Gün İstenilen Saat İstenilen Anda Anıtkabirin Ziyaret Edilmesine Olanak Tanıyor.
Burdan Buyrun İyi Gezintiler...

Adalet




Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. Abdestini aldı, sabah namazını kıldı. Mutfağa yöneldi. Çayla birlikte bir iki lokma bir şeyler atıştırdı. Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının yanındaki koltuğuna ilişti. Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı. Çerçevenin içindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Yaşlı kadın "Günaydın Anne, Günaydın Baba" dedi. Usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı. Bu siyah beyaz fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana duruyorlardı. Yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü. "Günaydın Kocacığım" dedi. Kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra üçüncü ve son çerçeveye uzandı. Artık gözlerinden yaş damlıyordu. Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp "Günaydın Evlatlarım" dedi. Tüm çerçevelere kısaca göz atıp "Sizleri, hepinizi çok özledim" dedi.

Gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık ağlamak için bile yaşlı hissediyordu kendini. Ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski telefonuna doğru yöneldi. Ağır ağır numaraları çevirdi. Karşısına çıkan adama "Bir taksi istiyorum" dedi ve adresi verdi. Kapısını kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu. Ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu. Sabırsızlanan taksi şoförünün çaldığı korna sokağı inletiyordu. "Patlama be adam" dedi. Nihayet taksiye binebildi. "Teyze hoş geldin" dedi 25-30 yaşlarındaki şoför. "Nereye gidiyoruz?" Kadın kısa bir sessizliğin sonunda "Tüm bir gün beni taşırmısın?" diye sordu. "Sana 500 lira veririm." Adam küçümser bir gülümseme ile, "Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze" dedi.

Kadın gülümsedi

"O zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin?"

"Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye gideceğiz?"

"Anıtkabir'e"

"Anıtkabir'e mi?

"Evet"

"Tamam teyzeciğim"

"Yaş kaç teyzeciğim?"

"Seksen sekiz"

"Maşallah Allah uzun ömür versin teyzeciğim"

"Allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum"

"Haklısın teyzecim"

Taksi Anıtkabir'in kapısına gelmişti. Şoför "Teyzeciğim geldik" dedi. Dalgın görünen kadın "Evladım burada yardımına ihtiyacım var" dedi. "Benimle gel" Adam şaşırmıştı. "Tabii teyze" dedi. Kuşkulu gözlerle "Bizi buraya alırlar mı?" diye sordu.

O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi. Gözlerinden ateş fışkırarak "Ne demek almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya?" dedi

"Hayır"

"Kaç yıldır Ankara'da yaşıyorsun?"

"Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme"

"Ee o zaman"

"Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. Bayram olmayınca burası kapalı sanıyordum ben"

Kadın sinirli bir şekilde kafa salladı.

Şoför utanmıştı. Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar. Merdivenlere geldiklerinde Şoför kuşkulu bir şekilde

"Nasıl çıkacaksın Teyze?" diye sordu.

"Her ay nasıl çıkıyorsam öyle"

"Her ay geliyormusun?"

"Evet"

Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır ilerlediler. İçerisi çok serindi. Şoför büyük bir azimle yürümeye çalışan kadının koluna girmişti. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı. Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadın şoförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı. Mozoleye doğru ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla olayı seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti. "Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım" Ağır ağır geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför kısa bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. Kadın bir anlık suskunluktan sonra "Hadi gidelim" dedi.

Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı. "Yoruldun mu Teyze" dedi.

Kadın sustu. Bir süre suskunluktan sonra "Evet hem de çok yoruldum" diye cevapladı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Bankaya"

Şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu yaşlı kadının Atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? En sonunda dayanamadı.

"Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?"

"Sor bakalım evladım"

"Anıtkabir'de Atatürk'e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir?"

"Uzun hikaye evladım"

"Olsun be teyze anlat ne olur"

"Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende "Adalet" dedim. Bunun üzerine "Ne güzel ismin varmış" dedi. "Okulu bitirince ne olacaksın" dedi bana. Hemşire dedim. Oda "Güzel meslek ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır" dedi. Ben kadından hakim olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, "Sen istedikten sonra olur. Senden söz istiyorum hakim olacaksın" dedi ."

"Sen ne dedin peki?"

"Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim."

"Peki olabildin mi Adalet Teyze?"

"Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim."

"Vay be. Sende ne hikaye varmış Adalet Teyze"

"Herkesin bir hikayesi vardır evladım. Herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin"

"Haklısın Adalet Teyze. Bu bankamı gelmek istediğin"

"Evet"

"Yardım edeyim mi? Bende geleyim mi?"

"Hayır. Sen burada bekle lütfen.Bu arada adın neydi evladım"

"Osman teyzeciğim"

"Tamam Osman. Beni 45 dakika kadar sonra buradan al olur mu?"

"Tamam teyzeciğim"

Adalet hanım bankadan içeri girdi. Osman öğlen saatinin geldiğini fark edip yemeğe gitti. Yemek boyunca Adalet hanımı düşündü. "Kim bilir neler yaşamış, neler görmüştür" diye düşündü. Tam vaktinde bankanın önündeydi. Adalet hanım 15 dakikalık gecikme ile geldi.

"Hoş geldin Hakim Teyze"

"Çok uzun zamandır bana Hakim denmemişti."

"Hoşuna gitmediyse söylemeyeyim?"

"Yok aksine hoşuma gitti. Sağol"

"Nereye gidiyoruz?"

"Seyranbağlarına"

"Tabii"

"Hakim Teyze çok yer gezmişsindir sen"

"Tüm Anadolu'yu karış karış gezdik rahmetli kocamla"

"Ne iş yapardı amca?"

"Subaydı."

"Ne zaman vefat etti?"

"1952′de"

"Çok olmuş.Gençmiş"

"Kore savaşında şehit oldu."

"Allah rahmet eylesin Hakim teyze"

' Sağol'

"Seyranbağları'na geldik nereye gideceğiz?"

"Sağa sap. İkinci binanın önünde dur."

"Tamam.Buyur Hakim Teyze.Geleyim mi ben"

"Yok bekle burada"

Osman beklemeye başladı. Bir ara merak etti. Binanın uzaktan görünen levhasına baktı. "Seyranbağları Kız Yetiştirme Yurdu" yazısını okudu. Anlam veremedi. "Bu kadın burada ne yapar ki?" diye düşündü.

Yarım saat sonra Adalet hanım göründü. Yanında orta yaşlı kibar bir hanım vardı. Adalet hanımı arabaya ağır ağır bindirdi. Kadın "Adalet Hanım size ne kadar teşekkür etsek azdır. Her zaman yanımızdasınız. Kızlarda sizi çok seviyor. Ne olur arayı çok uzatmayın. Yine gelin" dedi.

Adalet hanım, buğulu gözlerle "İnşallah. Kızlara selamımı söyleyin. Bende onları çok seviyorum. Onlara iyi bakın" dedi.

Araba hareket etti.

"Nereye Hakim Teyze?"

"Hemen iki sokak öteye"

Osman iki sokak ötede bu sefer başka bir binanın önüne park etti. Bu binada da "Ankara Seyranbağları Huzurevi" yazıyordu.

"Bekle beni"

"Tabii Hakim Teyze"

Yine 1 saate yakın bir bekleyişin sonunda bu sefer etrafında bir çok yaşlı kadın ve adamla çıkageldi Adalet Hanım. Sarılıp öpüştükten sonra oradan ayrıldılar. Osman dikiz aynasından Adalet Hanım'ın gözlerinden akan yaşları fark etti.

"İyi misin Hakim Teyze"

"İyiyim Osman. Eski dostları görünce insan bir hoş oluyor"

"Nereye gidiyoruz?"

"Cebeci Asri Mezarlığına"

"Tamam"

"Teyze nerelisin sen?"

"Aydın Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Annem ev hanımıydı. Sonra Kurtuluş Savaşı oldu. Babam savaşa gitti. Söke işgal oldu. Biz dağlara kaçtık annemle. Saklandık dağ köylerinde. Savaş bitince Söke'ye döndük. Allah'a Şükür Babam'da sağ salim döndü savaştan."

"Sonra ne oldu?"

"Liseye Aydın'a gönderdi babam. Orada Atatürk'le karşılaştım. Sözümü tutmak için İstanbul'a gittim. Hukuk fakültesine girdim. Orada rahmetli eşimle karşılaştım. O Harbiye'de okuyordu o zaman. Mezun olunca evlendik.."

"Çocuğunuz var mı?"

"Bir kızım bir oğlum vardı."

"Neredeler şimdi?"

"Oğlum dışişlerinde çalışıyordu."

"Ne güzel"

"1978′de Fransa'da Ermeniler öldürdüler."

"Üzüldüm Hakim Teyze. Başın sağ olsun. O da babası gibi şehit oldu yani"

"Evet. Şehit babanın şehit oğlu. Allah kimseye evlat acısı vermesin."

"Amin. Ya kızın?"

"O eşi ve çocukları ile İzmit'te yaşıyordu. Öğretmendi. 1999′da depremde hepsi vefat ettiler."

"Allah rahmet eylesin.Boş boğazlığımla üzdüm seni Hakim Teyze kusura bakma"

"Sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım.Sen üzülme sağol"

"Geldik Teyze"

"Tamam evladım. Al işte paran artık gidebilirsin."

"Hakim teyze buradan nasıl döneceksin? Ben seni bekleyeyim eve bırakayım."

"Yok beni alacaklar buradan"

"Hakim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan söyledim. Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet beni. 350 'yi ona veririm. Gerisi kalsın. Bende para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten."

"Çocukların var mı?"

"İki tane ellerinden öperler." Taksinin güneşliğinden çocuklarının resimlerini çıkarıp gösterdi.

"Adları nedir?"

"Kemal ve Ayşe"

"Oğlumun adı da Kemaldi."

Sessizliğin ardından Osman'ın elindeki parayı ittirdi Adalet Hanım..

"Onlara bir şeyler al benim için. Onları okut. Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut. Atatürk'ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla. Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara."

Osman Adalet Hanımın ellerine sarılıp öptü. Ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi. Adalet hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; Osman yaşlı gözlerle onu izliyordu. Hayatının en büyük dersini kendisi küçücük, yüreği yaşadığı acılara rağmen kocaman ve güçlü bu yaşlı kadından almıştı. Osman arabasını mal sahibine götürmeye karar verdi. Bu gün daha fazla çalışamazdı.

Ertesi gün Ankara'da garip bir yağmur yağıyordu. Sanki gök delinmişti. Osman taksiyi mal sahibinden almış, durağa gelmişti. Çay ocağının yanında duran gazeteyi aldı. İlk sayfadaki haberlere göz gezdirdi. Siyaset doluydu gazete. Hiç anlamazdı. Sıkılıp adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı. Taksiciler arkadaşları ile ilgili kötü haberleri genellikle oradan alırlardı. Göz gezdirirken bir haber dikkatini çekti.

"Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri mezarlığında bulunan cesedin Cumhuriyet tarihinin ilk Kadın Hakimlerinden Adalet YILMAZ'a ait olduğu belirlendi. Adalet YILMAZ'ın bulunduğu yerdeki mezarların eşine ve oğluna ait olduğu belirlendi. YILMAZ vefat ettiği gün bankadaki tüm parasını çektiği, bu parayı ikiye bölerek Seyranbağları'ndaki bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışladığı belirlendi. Polis, Adalet YILMAZ'ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor."

Osman bir anda sarsıldı. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar. Bir daha da hiç anlatmadı Osman bu yaşadıklarını. Herkesin tek bildiği Osman'ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında "Gökler bile sana ağlıyor" diyerek ağladığı…


-Alıntıdır-

Atamızın Bilinmeyen Resimleri







Bir hatıra resmi



Tavla oynarken



Kızı Sabiha Gökçen ile salıncakta sallanırken





Yemekten bir resim



Oyun oynarken





İsmet paşa ile bir resmi



Ağacın altında türkü söylerken








Havuzda ...



İşte en beyendiğim resim



Atatürk’ ün çok az bilinen 300 fotoğrafı



Bu resim otomatik olarak küçültülmüştür. Buraya tıklayarak resmin orjinalini ( 1024x640 ) görebilirsiniz.


Atatürk' ün doğumunun 125. yılı anısına Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlandı.
Atatürk' ün Çok Az Bilinen 300 Fotoğrafı - Aktüel Dergisi eki

ATATÜRK'ün Dini Söylemleri



Atatürk’ün Dini Söylemleri Ve Tavrı

“Atatürk’ün Dini Söylemleri ve Tavrı” başlıklı araştırma yazımız;
10 Kasım münasebetiyle malum medya mensupları tarafından, Atatürk’ü dinsizmiş gibi göstermeye çalışan ve Atatürk’ün cenaze namazının bile kılınmadığı hususunda şüpheler yaratmak isteyenlere bir hatırlatma ve bilmeyenlere de bir bilgi olması için yazılmıştır.

Son günlerde Atatürk’ün “İnsani” tarafını tartışmaya çalışmak, ancak aptalların yapacağı bir düşünce şeklidir.
Ne demek “İnsani tarafı” ?
Asker, polis, güvenlik hizmetleri yapanlar İnsan değil mi?
Bu görevleri icra edenlerin özel hayatı olmayacak mı?
Bu anlayışa göre, Askerlik hizmetinin gereğini yapanlar insan dışı bir yaratık!
Her mesleğin bir gereği vardır. Mesleğinin erbabı da bunu yapmak zorundadır. Yapmadığı taktir de kaybeder!

Mustafa Kemal’in de mesleği ASKERLİKTİR!
Askerin de görevi bellidir. Gerektiğinde;
Vatanı’nı savunmak.
Milleti’ni hür olarak yaşatmak.
Devleti’nin bağımsızlığını korumak.

Galiba Atatürk’ün emperyalistlere karşı aldığı zaferler rahatsızlık veriyor ki; İnsani tarafı(!) tartışmaya çalışıyorlar…

Şimdi de Atatürk’ün ölümü üzerinden yeni bir tartışma ve fitne konusu piyasaya sürülmeye çalışılmaktadır…
Ne yaparlarsa yapsınlar, Türk Ulusu’nun gönlünden Atatürk sevgisini silemeyecekler. Her gün de, Atatürkçü düşünce daha da kökleşecek ve gelişecektir.
Atatürk’ün “Cenaze Namazım Kılınmasın” diye bir vasiyetini de, belgesi ile birlikte ortaya koyamazlar ise, bu iddiaları Münafık olduklarının belgesi olacaktır.

ATA’MIZI ÖLÜMÜNÜN 70. YILDÖNÜMÜNDE RAHMETLE ANAR İKEN;
DİNİ SÖYLEMLERİ VE TAVRI, BELGELERİ İLE BİRLİKTE AÇIKLANMIŞTIR.

YILMAZ KARAHAN




Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti’nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur”; “Din vardır ve lazımdır.” (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102) sözleriyle açıklamıştır.
Atatürk Türk Milleti’nin batıl düşünce ve sapmalardan arındırılıp, gerçek Dini yaşamaları için, Kuran’ın anlaşılmasını sağlamak amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir. Bu direktif üzerine, Büyük Din Alimi Elmalılı Hamdi Yazır, Kur’an’ın Türkçe Tefsirini yapmıştır. Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki kısıtlı olanaklara rağmen tefsir, 50 bin adet bastırılarak Yurdun her yanına gönderilmiştir.
Sonra Kuran’ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed’in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim.” (Atatürk’ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)
Atatürk camilerde Türk Halkı’nın anlayacağı sade bir Türkçe ile hutbe ve vaaz verilmesini de emretmiştir.
Camilerin mukaddes minberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)

Atatürk 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede:
Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93) Dinimizin hangi ölçüler içerisinde yaşanmasını açıklamıştır.
Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:
Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. … İslam’ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz” (Atatürk”ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)
Büyük Önder Atatürk, İslamiyet’te ve Türklük’te kadın ve erkek eşitliğini de ifade ederek, gerici kapalı zihniyetlerden vaz geçilmesi gerektiğini de açıklamıştır.
Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)


Atatürk:Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun’i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. Onları kurtaracağız.” (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)

Ulu Önder, din adamlarına karşı her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur.
Cumhuriyet’in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk’ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:
Ata’nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı… “Paşam beni mahcup ediyorsunuz” dediğim zaman Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır.” buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi.” (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s.12)
Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk’ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; “Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme”der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi.” (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)
Hazırlayan:
YILMAZ KARAHAN

Atatürk'ün Özlük Dosyası


Muamelat-ı Zatiye Dairesi (Personel Başkanlığı)
Evraka 21 Teşrinisani 1341 (21 Kasım 1925)

Reis-i Cumhur Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri bin Ali Rıza Selânik
--------------------------------------------------------------------------------
Duhulü: 1 Mart 1315 (13 Mart 1899)
Nasbı: 19 Eylül 1337 (19 Eylül 1921 )
Sicil No: 1317-8 P. (Piyade 1902-8)

--------------------------------------------------------------------------------
Müşarünileyh Hazretleri :
--------------------------------------------------------------------------------
29 Kânunuevvel 320 (11 Ocak 1905)
Tarihinde Erkân-ı Harbiye Yüzbaşılığı ile mektepten neş'et ederek sunuf-u selasede bölük idare ve kumanda etmek üzere atik 5 nci Ordu'ya memur buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
12 Kânunuevvel 332 (25 Aralık 1906)
Tarihinde Beşinci Mecidi Nişanı'yla taltif edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
7 Haziran 323 (20 Haziran 1907)
Tarihinde Kolağalığa terfi etmiştir.
Sene-i mezkûre eylülü gayesinde arıza-i vücudiyelerinden naşi atik
3 ncü Ordu'ya nakledilmişlerdir
--------------------------------------------------------------------------------
9 Haziran 324 (22 Haziran 1908)
Tarihinde Şark Demiryolu Müfettişliği'ne ve sene-i mezkûre Kânunuevvel gayesinde
3 ncü Ordu Redif
17 nci Selânik Fırkası Erkân-ı; Harbiyesine tayin buyrulmuşlardır

--------------------------------------------------------------------------------
23 Teşrinievvel 325 (5 Kasım 1909) Tarihinde
3 ncü Ordu Erkân-ı Harbi- yesine tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
24 Ağustos 326 (6 Eylül 1910)
Tarihinde 3 ncü Ordu Zabitan Talimgahı Kumandanlığı'na ve sene-i mezkûre teşrinievvelinde tekrar mezkûr 3 ncü Ordu Erkân-ı Harbiyesine ve bilahara Kânunusâni zarfında 5 nci Kolordu Erkân-ı Harbiyesine tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
14 Eylül 327 (27 Eylül 1911 )
Tarihinde muvakkaten Trablusgarp Fırkası Erkân-ı Harbiyesine memur edilmişse de Trablusgarp'a gitmeksizin İstanbuf'a cefbi 5 nci Kolordu'ya tebliğ edilerek Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi'ne tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
14 Teşrinisani 327 (27 Kasım 1911 )
Tarihinde Binbaşılığa terfi edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
19 Kânunusanı 327 (1 Ocak 1912)
Tarihinde Bingazi'de bulunan müşarünileyhin Derne karşısındaki Şark Gönülfü Kumandanlığı'nı deruhte etmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
26 Şubat 327 (11 Mart 1912)
Tarihinde Derne Kumandanlığı'na tayin edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
11 Teşrinievvel 328 (24 Ekim 1912)
Tarihinde rahatsızlığına mebni Dersaadet'e hareket etmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
8 Teşrinisani 328 (21 Kasım 1912)
Tarihinde Karargâh-ı Umuroi emrine verilerek mezkûr ay zarfında Bahrü sefit Boğazı Kuvay-i Mürettebesi Erkân-ı Harbiyesi'ne tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
14 Teşrinievvel 329 (27 Ekim 1913)
Tarihinde Sofya Ataşemiliterliği'ne tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
24 Teşrinievvel 329 (6 Kasım 1913)
Tarihinde Bingazi muharebatında ibraz-ı şecaat ve liyakat etmesine mebni kıdemine iki sene zam, Dördüncü Rütbe'den Osmani Nişanı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
29 Kânunuevvel 329 (11 Ocak 1914)
Tarihinde Sofya-Belgrat-Çetine Sefaretleri Ataşemiliterliği'ne tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
26 Şubat 329 (11 Mart 1914)
Tarihinde Fransa Hükümeti tarafından Şövalye Rütbesinden Legion d'honneur nişanı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
16 Şubat 329 (1 Mart 1914)
Tarihinde Balkan Harbi'ndeki hidemat-ı hasenesinden dofayı kaymakamlığa terfi etmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
22 Temmuz 330 (4 Ağustos 1914)
Tarihinde Sırbistan Ataşemiliterfiği'ne tayin kılınmış ise de Sofya Ataşemiliterliği'ne ipka edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
16 Teşrinisani 330 (29 Kasım 1914)
Tarihinde iki sene kıdem zammı verilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
7 Kânunusani 330 (20 Ocak 1915)
Tarihinde 3 ncü Kolordu'da yeni teşekkül eden 19 ncu Fırka Kumandanlığı'na tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
19 Mayıs 331 (1 Haziran 1915)
Tarihinde Miralaylığa terfi etmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
15 Temmuz 331 (28 Temmuz 1915)
Tarihinde 15 nci Kolordu Kumandanlığı'na ve sene-yi mezkûrede (Ağustos) 16 ncı Kolordu Komutanlığı'na tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
14 Kânunusani 331(27 Ocak 1916)
Tarihinde tebdil havasının hitamına mebni 16 ncı Kolordu`ya İltihak buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
2 Temmuz 331(15 Temmuz 1915)
Tarihinde Harp Madalyası
--------------------------------------------------------------------------------
19 Ağustos 331(1 Eylül 1915)
Tarihinde Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası
--------------------------------------------------------------------------------
4 Kânunusani 331(17 Ocak 1916)
Tarihinde Anafartalar Grubu Komutanı iken Muharebe Altın Liyakat Madalyası
--------------------------------------------------------------------------------
19 Kânunusani 331(1 Şubat 1916)
Tarihinde Üçüncü Rütbe'den Osmani Nişanı
--------------------------------------------------------------------------------
28 Kânunuevvel 331( Aralık 1915)
Alman Hükümeti tarafından Demir Salip Nişanı verilmiş
--------------------------------------------------------------------------------
28 Şubat 331(13 Mart 1916)
Anafartalar'daki hidemat-ı hasenesinden dolayı iki sene seferi kıdem zammı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
19 Mart 332(1 Nisan 1916)
Tarihinde Hidemat-ı fevkâledesine mebni bir sene kıdem zammı ile Mirli valığa terfi etmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
29 Teşrinisani 332.(12 Aralık 1916)
Müceddeden İkinci Rütbe'den Mecidi Nişanı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
11 Kânunuevvel 1332(24 Aralık 1916)
Bitlis havalisindeki hidematına mükâfeten bir sene seferi kıdem zammı ita edilmiştir. Sene-yi mezkûre zarfında Almanya Hükümeti tarafından Birinci ve İkinci Demir Salip ve Avus turya Macaristan Hükümeti tarafından Üçüncü Rütbe'den Muharebe Liyakat Madalyası ile İkinci Rütbeden Harp Alâmeti Liyakat-ı Askeri Madalyası ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
7 Mart 333(7 Mart 1917)
Tarihinde 2 nci Ordu Kumandanlığı'na tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
19 Mart 333(19 Mart 1917)
Tarihinde muharebat-ı vakıadaki hidemat-ı hasanesinden dolayı tebdilen İkinci Rütbeden Osmani Nişanı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
5 Temmuz 333(5 Temmuı 1917)
Tarihinde 7 nci Ordu Kumandanlığı'na tayin buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
23 Eylül 333(23 Eylül 1917)
Tarihinde Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası ile taltif buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
9 Teşrinievvel 333(9 Ekim 1917)
Tarihinde becayişen 2 nci Ordu Kumandanlığı'na tayin kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
11 Teşrinievvel 333(11 Ekim 1917)
Tarihinde bir ay müddetle İstanbul'a mezunen gitmişler ve rahatsızlıklarına mebni tedavi edilmek üzere üç ay mezuniyet verilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
7 Teşrinisani 333(7 Aralık 1917)
Tarihinde Karargâh-ı Umumi emrine alınarak sene-i meıkûre kânunuevvelinde mülga Veliaht-ı Saltanat refakatinde Almanya Karargah-ı Umumisi'ne azimet etmiş
--------------------------------------------------------------------------------
16 Kânunuevvel 333(16 Aralık 1917)
Tarihinde tebdilen Birinci Rütbe'den Kılıçlı Mecidi Nişanı ita kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
19 Şubat 334(19 Şubat 1918)
Tarihinde Almanya İmparatoru tarafından Birinci Rütbe'den Kılıçlı Kron dö Prus Nişanı verilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
13 Mayıs 334(13 Mayıs 1918)
Tarihinde bera-i tedavi Viyana'ya azimet buyurmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
7 Ağustos 334(7 Ağustos 1918)
Tarihinde 7 nci Ordu Kumandanlığı'na ve sene-yi mezkure eylülünde Fahri Yaveran silkine ithal buyrulmuş
--------------------------------------------------------------------------------
31 Teşrinievvel 334(31 Ekim 1918)
Tarihinde Yıldırım Ordular Grubu Kumandanlığı'nı deruhte buyurmuşlardır
--------------------------------------------------------------------------------
Teşrinisani 334(Kasım 1918)
Tarihinde Grubun Lağvı üzerine Harbiye Nezareti emrine alınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
30 Nisan 335(30 Nisan 1919)
Tarihinde 9 ncu Ordu Kıtaatı Müfettişliği'ne tayin edilmiş ve sene-yi mezkûre Temmuzu'nun beşinde İstanbul Hükümet-i sakıtasınca memuriyetine hitam verilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
9 Ağustos 335(9 Ağustos 1919)
Ordu Müfettişliği'nden mazul ve askerlikten müstafi olan müşarünileyhin silk-i askeriden ihracı ve haiz olduğu nişanların refi ve Fahri Yaveran Unvanının nezi hakkında irade çıkmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
23 Nisan 336(23 Nisan 1920)
Tarihinde Büyük Millet Meclisi Riyaset-i Celilesine intahap buyrulmuşlardır
--------------------------------------------------------------------------------
19 Eylül 337 (19 Eylül 1921 )
Tarihinde Büyük Millet Meclisi'nce ittifakla kendilerine Gazilik Ünvanı ita ve Rütbe-i Samiye-i Müşiri tevcih buyrulmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
5 Teşrinisani 337 (5 Kasım 1921 )
Tarihinden itibaren müşarünileyhin Başkumandanlık müddeti üç ay daha temdit edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
5 Şubat 338 (5 Şubat 1922)
Tarihinden itibaren Başkumandanlık müddeti üç ay daha temdit edilmiştir
--------------------------------------------------------------------------------
27 Mart 339 (27 Mart 1923)
Tarihinde Afganistan Emiri (Kralı) tarafından Aliyülâlâ Nişanı irsal kılınmıştır
--------------------------------------------------------------------------------
21 Teşrinisani 339 (21 Kasım 1923)
Tarihinde kırmızı-yeşil kurdeleli İstiklal Madalyası talik olunmuştur
--------------------------------------------------------------------------------
29 Teşrinievvel 339 (29 Ekim 1923)
Tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti'ne intihap buyrulmuştur


Kara Kuvvetleri Komutanlığı Web Sayfası

Atatürk Kronolojisi



1881: Selanik'te doğdu.
1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.
1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu
1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.
1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.
1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.
1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.
1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.
1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü.
1919 Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettişliği'ne atanması.
1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.
1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na saçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
1919 Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son toplantısı.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
1920 Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.
1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
1920 Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.
1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın imzalanması.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na seçilmesi.
1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.
1922 Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul'dan kaçması.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.
1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla), Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20: Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.
1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.
1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.
1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne bağışlaması.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)
1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk Bayrağı'nın çekilmesi.
1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanması.
1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i koruyacaklarına ant içmeleri.
1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu'ndaki katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün Dolmabahçe'den alınan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
1938 Kasım 20: Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla yaptılar.
1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.
1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
1938 Aralık 26: Atatürk'ün "Ebedi Şef" sanıyla anılmasının kabul edilmesi.
1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.

İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, ölümlü Mustafa Kemal; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa Kemal'ler ülküsüdür. Ben onu temsil ediyorum.Herhangi bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı, Türk anaları daha Mustafa Kemal'ler doğurmayacaklar mı? Mutluluk Milletindir, benim değildir.

M.Kemal ATATÜRK